3 Mayıs 2020 Pazar

vay canına

Neredeyse 1 ay olacak görüşmeyeli sevgili hiç okumayacak okuyucum. Yazmaya en çok ihtiyacım olduğu dönemde yazmayı bırakmışım meğer. Tabii 1 aydır bu tımarheneye tıkılı kalınca insan, içinden yapacak hiç iyi şeyler gelmiyor. Lanet bir durum bu ama sabretmek başka da bir şey gelmiyor elimden. Sana olanlardan bahsetmek isterdim ama bir gün içinde bile milyonlarca kez tekrarlanan bugünlerin en büyük problemini asla zikretmeyeceğim. Sen bir şekilde keşfedersin yakında zaten ya da ben eğer hiçkimsenin bahsetmediği günler gelirse bunu, işte o zaman anlatırım. Ama cehennemin içindeyken ateşten yakınmanın bir anlamı yok. O ateşin yaktığı tenimiz kabuk bağlayınca konuşursak bir anlamı olur bunların. Yoksa tatlıya dönüşmeyen hiç anıyı konuşmanın anlamı yok. Baksana ne diycem sana, öyle esti bi yerlerden. Benim hiç Can Yayınları'ndan veya İş Bankası Yayınları'ndan kitabım olmadı biliyor musun? Aslında var bir iki tane ama biri benim hayatına almak istemeyen kadının elveda hediyesi diğerinin de üstüne kim bilir kimden kondum. Çok istedim şöyle bir taraftan dünya klasiklerini bir taraftan da Türk klasiklerini dizeyim rafıma tek renk halinde ama olmadı işte. Tüm dünyanın basmakta özgür olduğu kitapları sadece süslü kapaklarla basıp kendilerine aitmiş gibi lanse ediyorlar. Onların bastıkları kitapları elbette okudum ama farklı yayınlardan. Bu yüzden aslında bütün kitapların ücretsiz olması kanısında olduğumdan içim fazlasıyla rahat. Ama o yayınların kitaplarını da elime alınca kendimi özel biri gibiymiş gibi hissetmiyorum da değil.
Bugün dün bir beatin üzerine yazdığım ufak bir nakarata devam soluğu getirmek istedim ama hayli yoruldum. Beceremedim, kaldı öyle. Sadece fazladan iki cümle yazabildim. Bu satırları yazarken içim kapkaranlık, tüm hayattan ve içindeki her zerreden bıkmış gibiyim. Hayalllerim bile neşelendirmiyor beni. Bu günkü durumlar hayallerimi bile törpülüyor. Geç kalmışlık ve hiçbir işe yaramamazlık hislerini zirvede yaşıyorum. Bir de üstüne yetmezmiş gibi depresi filmler izleyip müzikkler dinliyorum. 24 saat içinde bu durumun değişmesi ümidiyle... Çünkü sahte gülücekler saçacağım tecrübeli hayatıma dönmek istemiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

19 Saatlik İstanbul

  1 9   S A A T L İ K  İ S T A N B U L Selaaaaaaam ben geldiiiim, naber lan. Oooo abi hoşgeldin. Hoşbuldum, bak bu sefer çok bekletmedim sen...